UKRAYNA-LVIV
LVIV
![]() |
High Castle'dan bir kare |
1.GÜN
![]() |
Dominikan Kilisesi |
2.GÜN
İkinci günün sabahına dinlenmiş ve camdan gördüğümüz güneş ile mutlu başlıyorduk. Bugün benim liseden bir arkadaşım da eşiyle Lviv’e geliyor. Gün sayımız ve ilgi alanlarımız fark edebileceği için en azından merkezde bir öğlen yemeği yiyelim nereleri birlikte gezebiliriz bakalım diye planlamıştık. Onlar havadayken biz de otelimizin çok şık döşenmiş kahvaltı salonunda zengin menünün tadını çıkartıyorduk.
İlk durağımız bu yediklerimizi eritmemizi ve diğer öğünler için yer açılmasını kolaylaştıracak, otele ortalama 2 km uzaklıktaki Lviv şehrinin büyük parklarından Stryisky Parkına oldu. Lviv sokaklarının tadını çıkartarak, güzel mimariye sahip caddelerden geçerek oraya vardık. Bir hayli büyük, bakımlı,doğal güzellikleri ile büyüleyen bir parkla karşılaştık. Heykel sanatına verilen önem ve saygı duydukları kişileri şehrin her yanına özellikle de parklarda yaşatmak istemeleri dikkat çekiciydi.Bol bol fotoğraf çektikten ve temiz hava depoladıktan sonra öğlen yemeği için hazırdık.Merkezde görmeden geçemeyeceğiniz kırmızı beyaz kareli örtülü pizzacımız Celentano'da buluştuk. Hem bahçesi olan hem de içerisi oldukça geniş bu mekanda büyük ve lezzetli pizzalar yedik. Bu güzel güne onlarla beraber devam edelim dedik ve bir sonraki rotamızı Lviv Yüksek Kalesi(High Castle) olarak belirledik. Lviv topraklarına yeni ayak basan arkadaşım hamile olduğu için onu çok fazla yürütmek istemedik ve araca binerek tatillerde beni en heyecanlandıran şehri yukarıdan görebileceğimiz yere geldik. Aslında bu tepe büyük parkın içinde sadece bir nokta. Doğa ile iç içe biraz zaman geçirmek için tepeye çıkmadan da biraz vakit geçirmek isteyebilirsiniz. Çok kolay olmayan bir parkurun ardından işte şehri 360 derece görebileceğimiz yere gelmiştik. Çektiğim video ve fotoğrafları paylaşacağım ancak; bir hayli basamaktan sonra Ukrayna bayrağının önünde zaferini kutlayan arkadaşlarımın fotoğrafını da buraya koymak isterim:) Önce muhteşem manzarayı hafızamıza sonra da fotoğraflar ve videolarla telefonlarımıza saklayıp vakti kaybetmemek adına araç ile Rynok Meydanına dönüyorduk. Benim diğer yazılarımı okuma şansı bulduysanız şehir küçük olsa da en çok Uber kullandığın şehir bu oldu diyebilirsiniz. Hem fiyatların uygun hem mesafelerin az olmasına bir de 4 kişi olmamız eklenince zamandan kazanmak istediğimiz zamanlarda çok işimize yaradı. Ancak yürüyerek rotaları birleştirerek de çok rahat gezilebilir.
![]() |
My girls:) |
Lviv'in en keyifli yeri olan Rynok Meydanında bizim çok merak ettiğimiz Latin Kilisesini gezmeye gelmişti sıra. Dışarıdan görüntüsü ve ihtişamının içine girince sönük kalacağı aklımıza gelmezdi. Heykelleri, kabartmaları, kubbeleri, duvar işlemeleri ile tüyleri diken diken eden bir mimariye sahip. Mutlaka gidilmesi gereken Dominikan ve Latin Kiliselerinden bahsetmişken bu şehre dair dikkatimizi çeken bir noktayı da iletmek istiyorum. Bir çok Avrupa şehrine göre daha küçük kabul edilebilecek bir yüz ölçümüne sahip Lviv'in sadece yollarda ya da parklarda gördüğünüz heykelleri, çok sayıda olan kiliselerden en küçüğünün bile hayran bırakacak şekilde inşa edilmiş olması bizim en büyük şaşkınlığımız ve mutluluğumuz olmuştu. Günümüzü, hem şehrin sokaklarında kaybolarak, yeşile ve oksijene doyarak, manzara ile büyülenmiş ve de mimarisine hayran kalmış şekilde noktalıyorduk. Artık biraz da Lviv'in güzel yemeklerinden yemenin vaktiydi. Bu akşamki tercihimiz Kumpel Restoran olmuştu. Lviv'in iyi restoranları arasında gösterilen Kumpel Restoranının, menüsü çok geniş, porsiyonları büyük ve çalışanları çok kibardı. Bir akşamınızı gönül rahatlığı ile buraya ayırabilirsiniz. Hazır akşam olmuşken ilk kez Lviv sokaklarında gördüğümüz balonlardan da bahsetmek istiyorum. Oldukça büyük, şeffaf ve ışıklı balonlara özellikle karanlık sokaklarda yarattığı atmosfer sayesinde hayran kalmıştık. Hatta bunlardan yok sanırım Türkiye'de, biz öncü mü olsak diye gülerek bahsetmiştik. Aradan çok da uzun bir zaman geçmeden Türkiye'de görmeye başlayınca tam bir Türk düşüncesi ile "Yemin ederim benim aklıma gelmişti" diyerek, kırk yılın başında ortaya çıkabilecek girişimcilik hevesimizin beyaz yaka ruhuna yenilişini izlemiştik:)
3.GÜN
Geçtiğimiz 2 gün şehrin çok çeşitli yerlerine her zevke dokunduğumuz yerlere ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Öğlen yemeği öncesinde istediğimiz şey ise Rynok Meydanını ve çevresine tam anlamıyla hakim olmaktı. İlk durağımız Belediye Binası ve Ratusha Kulesi oldu. Burası yine şehri yukarıdan deneyimlemek için hem meydana çok yakın hem de çok güzel bir fırsat sunuyor. Sıradaki durak ise gelmeden önce yaptığımız ön araştırmalarda bizi heyecanlandıran ve acaba nasıldır dedirten bir yere oldu. Lviv Çikolata Fabrikası. Burası tam bir cennet. Hem çikolata yapımını görmeniz hem de çok güzel lezzetleri sevdikleriniz ile de paylaşmanız için bulunmaz bir fırsat. Siz hala Belçika ve İsviçre'nin en iyi çikolatalara sahip olduğunu düşünebilirsiniz ama tadım yaptığınızda listeye Lviv bomba gibi bir giriş yapacaktık. Spesyel ve likörlü çikolatalarından arkadaşlarımıza götürdük; onların da hayır dualarını aldık:) Buradan nereye gidelim diye çok düşünmedik aslında. Hala ağzımızda güzel çikolata tadı varken bu tada en çok yakışacak güzel likör satan bir yer bulmalıydık. Ne şanslıyız ki Lviv yine yapacağını yapmış ve "Street Pub" tadında sadece vişne likörü içebileceğiniz bir mekan açmış. Drunken Cherry ilk olarak gözünüze hitap edecek sonra ise midenize.
![]() |
Drunken Cherry |
Konsept mekanlarla sizi şaşırtacağını söylerken en güvendiğimiz yerlerden biri burasıydı. Hemen siparişlerimizi verdik ve küçücük dükkanın önünde boş bulduğumuz bistroda keyifle içtik. Yer bulamazsanız da hiç dert etmeyin zaten maksimum 10-15 kişiye yetecek kadar bistro var. Caddenin kenarı bir elinde çikolata bir elinde likör bardağı tutan insanlarla dolu. Burada hediyelik likörlerimizi de alarak bizi bekleyen sevdiklerimize güzel bir sürpriz hazırlamıştık. Çikolata ve likör bizi acıktırmış olacak ki Lviv'in en meşhur yerlerinden birine bulduk kendimizi. The First Lviv Grill Restaurant of Meat and Justice. Burası bloglarda balta ile hesabı kesmeye geliyorlar denilen yer. Kapıda sizi lokal kıyafetler ile karşılayan biri olmasaydı muhtemelen ilk hissettiğiniz şey ocak başına geldim olabilirdi:) Atmosfere uyum sağlayarak çok güzel etlerin tadına baktık. Porsiyonlar çok büyük değil, fiyatlar ortalamanın biraz üzerinde. Ancak ben değişik atmosferi, lezzetli yemekleri ve hesabı alan garsonun balta ile yaptığı şov için gelinir derim.
![]() |
The First Lviv Grill Restaurant of Meat and Justice |
![]() |
Lviv Üniversitesi |
4.GÜN
Bugün son günümüz.. Nasıl geçtiğini anlamadığımız bir tatilin daha sonuna geliyorduk. Her ne kadar gezebileceğimiz daha çok kilise, müze ve park olsa da bugüne ayırdığımız yerler ilk olarak Rynok meydanının ters istikametinde olan Potocki Sarayı. Uçağımız akşam saatlerinde olduğu için koşturmadan sindirerek son günümüzün tadını çıkartacağız. Her zamankinden daha da erken kalkarak sabahın erken saatlerinde sarayın yolunu tuttuk. Potocki Sarayı otelimizden ortalama 500 metre uzaklıkla 2 katlı bir saray. Diğer şehirlerde görmeye alışık olduğumuz saraylardan daha yalın ama oldukça şık geldi gözümüze. İçerisinde yer alan saat galerilerini keyifle gezdikten sonra ismini çok ünlü bir ressam ve şairden alan Taras Shevchenka Bulvarına geldik. Bu yazıda hiç İstanbul benzetmesi yoktu diyenlere için son dakikada Lviv'in Nişantaşına geldiğimizi belirtmek isterim:) Burası 10-15 dakikalık bir sürede gezebileceğiniz pahalı mağazaların olduğu cadde. Aşağıdaki fotoğrafta da bulvarın bir ucunda bizi karşılayan ünlü şair Adam Mickiewicz anıtı ve minik ben.
![]() |
Adam
Mickiewicz Anıtı |
Bir sonraki durağımız bu bulvarın da sonunda yer alan Lviv Opera binası. Şehrin en görkemli ve dikkat çeken yapılarından biri. Savaş zamanlarında bile oyunların sahnelenmeye devam ettiğini duymak şehri tanıdığımız kadarı ile bizi şaşırtmadı. Eğer vaktiniz ve ilginiz varsa önceden mutlaka bilet alarak bu muhteşem binada opera izlemenizi öneririm. Lviv'de et yemekleri uygun fiyatlı olunca atıştırmak için çok fazla yer önermediğimi fark ettim. Lviv Croissant şehrin çoğu yerinde karşınıza çıkacak bir yer. Biz de Opera Binasını gezdikten sonra Rynok Meydanındaki şubesinde oldukça büyük ve çeşitli kruvasanlarının tadına baktık. Dilerseniz kahvaltı dilerseniz de öğlen molaları için yerinde bir adres. Geldik gezimizin son durağına. Bu şehre gelen Ermenilerin genelde ikamet ettiği Ermeni mahallesi hem sokaklarından gezinmenin keyif verdiği hem de kilisesi ile iyi ki ayrılmadan gelmişiz dedirten iki güzide yeri. Ufak alış verişler yapmak için de bu sokakları değerlendirmek isteyebilirsiniz.
Maalesef gezimizin sonuna yaklaşıyoruz. Belli başlı çoğu yerden bahsetmiş olsak da sokaklarda kaybolurken yazılanların haricinde de bir çok yeri keşfedeceğinize eminim. Gerçekten zevkle gezdiğimiz ve her anından keyif aldığımız bir tatilin daha sonuna gelmiştik. Umuyorum vizesiz rotalar arasında sizin de ilginizi çekmeye başlamıştır bu şehir. Ek olarak 2 mekan alternatifini de ekliyor ve İstanbul'a dönüş uçağında iyi ki gelmişim diyerek bu şehirden ayrılmanızı umuyorum.
*Mekan Önerileri: Özellikle brunch konusunda iddialı olan Baczewski ve gaz lambaları ile dekore edilmiş Gas Lamp listenizde olsun.
***Pratik Bilgiler
- Türk Vatandaşları için Ukrayna'ya girerken vize istenmemektedir. Yeni kimlik kartları ile direkt giriş yapılabilir.
- Lviv Ukrayna'nın 7.büyük şehridir.
- Ukrayna para birimi Grivna'dir.
- Lviv'de bulunan tek havalimanı olan Lviv Danylo Halytskyi Havalimanı merkeze ortalama 7 km uzaklıktadır.
- Nüfusu 800.000 kişi civarındadır.
https://lesmemoires8.blogspot.com/2020/11/sirbistan-belgrad.html
İnstagram adresim: lesmemoires8
GALERİ
![]() |
Stryisky Parkı |
![]() |
Drunken Cerry'nin Caddesi |
![]() |
Lviv Çikolata Fabrikası |
![]() |
Lviv Sokakları |
![]() |
Lviv Opera Binası |
![]() |
Birbirinden güzel yol üstü heykelleri |
Yorumlar
03 Ocak 2021
Yorum Gönder