İSVİÇRE-ZÜRİH & LUZERN

İSVİÇRE- ZÜRİH & LUZERN

Beni yakından tanıyanlar İsviçre'den bahsedilirken gözümden çıkan parıltıları bildiği için, bu geziyi de ne kadar dört gözle beklediğimi tahmin etmiştir. Gezmesi bu kadar keyifli olan bir şehrin yazısını yazmak da bir o kadar heyecan verici. Benim İsviçre sevgim, iş nedeniyle gittiğim Cenevre'ye vurulmam ve de farklı şehirlerini radarıma almamla başladı. Bu kadar güçlü duygulara sahip olmasanız da gönül rahatlığı ile bu ülkenin tüm noktalarının sizlere de büyük mutluluk vereceğini eminim. Gelelim güneşli bir Eylül ayında Luzern'i de katarak yaptığım Zürih gezimin detaylarına.





1.GÜN

Gece uykusundan da alıkoymayan, seyahatlere yorgun başlamayı engelleyen 08:50 uçağı ile tatile girişi yapıyorum. Oldukça uzun beklenilen pasaport kuyruğu sonrasında tren ile kısa bir zaman sonra şehir merkezindeydim. Central Station(Zurich HB olarak geçiyor) oldukça büyük ve yakındaki şehirlere de ulaşım olanağı sağladığı için kritik öneme sahip. Kısa bir yürüme yolundan sonra Zurich City Design & Lifestyle Hotel'deyim. Konumu harika, odalar oldukça düzgün ve kahvaltısı çok güzeldi. Oda henüz hazır olmadığı için bir şeyler atıştırmak için tercihimi gelirken gördüğüm Pret A Manger'dan yana kullandım. En sevdiğim şehirlerden biri olan Londra ile özdeşleşen bu kafe zincirini görünce çok da düşünmeden girdim ve uygun fiyata gayet lezzetli yiyeceklerin keyfini çıkardım. 


Odaya yerleşmenin ardından Zürih'in pahalı markalarının ve güzel restoranlarının olduğu en hareketli caddesi olan Bahnhofstrasse ile başlıyorum turuma. Kapıda güvenlik görevlilerini görebileceğiniz oldukça lüks markalar da bu caddede. Özellikle saat konusunda birbirinden lüks markalar sıra sıra dizilmiş alıcılarını bekliyor. Tam bu noktada hep duyulan İsviçre pahalı mı sorusuna yanıt vereyim.  Lüks arayanlar doğru yerde ama makul fiyatlara da tatil mümkün. Kopenhag için söylediğime benzer bir şey iletebilirim. Diğer Avrupa ülkelerine göre, Almanya-Fransa, İspanya gibi yaklaşık 1.5 kat fazlasına ihtiyacınız var. Sandviç, snack yiyecekler ve kahve için benzer paralar öderken, konu restoranda bir tabak et yemeğe geldiğinde işler biraz değişiyor:) 

Yürüyerek şehri gezmeyi sevenler için Zürih tam da dişinize göre. Eski tip tramvayların da sık geçtiği caddelerde yürüyerek çoğu yere ulaşabiliyorsunuz, hava da güzel olduğu için ben özel bir kart almadım. Havalimanı transferi ve Luzern treni hariç her yere yürüyerek gitmeyi tercih ettim. Zorlandığımı da söyleyemeyeceğim. 

Biraz vitrinlere bakayım, nefis şehrin fotoğraflarını çekeyim derken zaman hızla aktı ve de ünlü saatlerinden daha uyguna ulaşılabilecek İsviçre'nin meşhur çikolata ve tatlıları için Sprüngli'e geçtim. Hepimizin macaron diye bildiği tatlıyı burada daha küçük yapıyor ve adına Luxemburger diyorlar. Yine istemediğiniz kadar çeşidi ile vitrinlerde. Bu kafe de oldukça eski ve çikolata için de oldukça butik ürünleri var. Dışarda yer bulduğum için tam anlamıyla gelene geçene bakarak kahvemi yudumladığım bir mola oldu. 








Zürih'in asıl serveti ara sokaklarında. Gezilecek yerler listesinde de karşınıza çıkacak en keyifli yerlerinden biri Niederdorf. Size ne kadar keyifli olduğunu aktarabilmek için birkaç fotoğrafı beğeninize sunuyorum. 




Keşfettiğim sokaklardan sallana sallana vardığım Fraumünster Kilisesi vitrayları ile ünlü görece sade mimarisi ile dikkat çeken Zürih'in en önemli 3 kilisesinden biri. Konumu itibari ile önünde genişçe bir meydanı, renkli binaları ve de hava güzelse gelişi güzel konmuş sandalyelere oturarak etrafı seyredebileceğiniz Münsterhof Meydanı civar kafe ve butikler ile lokallerin de buluşma noktası. 


Hava çok güzel olunca güneş ışığından tasarruf etmek için hakkımı Zürih Göl manzarasında kullanmak üzere yürümeye başladım. Klasikleşen bir Avrupalı aktivitesi olarak, gölün kenarında yer bulmanın da konforu ile bir yandan müzik bir yandan kuğuların şovu, tahminimden uzun bir zamanı oradan geçirmiştim. Her Avrupa seyahatimde vurguladığım ve bizden farklı bulduğum sokakta vakit geçirme, elinde kahvesiyle aldığı sandviçi ile sosyalleşme kültürü burada da aynen devam. Türklerin(aynı şekilde benim de) illa hizmet alacağım dediği yerleri tercih ederim demesi bu insanlara pek makul gelmiyor belli ki.





Gündüz gezilecek yerlerin güzelliği, lezzetli yenebilecek akşam yemekleri ile birleşince oraların hafızalarda kalma kalma süresi uzuyor benim için. İsviçre Mutfağının en bilinen yiyeceklerinden biri et ve peynir fondü. Zürih'te yiyebileceğiniz mekanlar: Swiss Chuchi ve Le Dezaley. Porsiyonlar büyük ve 2 kişilik gibi düşünülmeli. Burger'den şaşmayanlar için ise Holy Cow lezzetli bir adres. İtalyan restoranı olmazsa olmazım derseniz de; Ristorente Bindella ve renkli binası ile dikkat çeken Cantinetta Antinori. 


2.GÜN

Avrupa'nın en büyük bonusu, bir başka ülkeye/şehre gitmek için ayrı bir plan yapmaya gerek olmadan 45-50 dakikalık bir tren yolculuğu ile farklı bir ülkedeki lokasyona geçebilmek. İsviçre'nin birçok turistik durağı olan ülkelere olan sınırları ve de kendi içindeki ulaşım rahatlığı ile bu keyfi çıkartmaya çok uygun. Özellikle Zürih gezisi planlayanlar için 45 dakikalık görsel şöleni yüksek tren yolculuğu ile varacağınız Luzern olmazsa olmaz. The New York Times'ın gezilecek yerler arasında 4.sıraya layık gördüğü çok keyifli bir şehir. Luzern gölünün muhtemeşem manzarası, arka fondaki ormanlar, minik köprüler ve sıra sıra restoranları ilk bakışta büyüleyen bir şehir. 








Ortalama 80.000 nüfusa sahip Luzern, İsviçre'nin önemli uğrak noktalarından. Zürih'teki benzer mimari doku, huzur veren göl manzarası ve de mideleri bayram ettiren restoranları ile günübirlik gezilecek bir şehir. Saat ve çikolata meraklıları tüm beklentilerini karşılayabilecek bir sürü dükkanı görebilir. Nereyi gezmeden dönmeyelim derseniz, şehrin simgesi haline gelmiş Kapell Köprüsü uzaktan fotoğraflamak için ve de içinden geçtiğinizde zamanda da tarihten gelen resimlerle insanı mest ediyor. Şehrin en uzak yerlerinden görünen iki önemli kiliseyi de notlarınıza eklemenizi rica edeceğim St. Leodegar ve Jesuit Kilisesi bu küçük şehirden hafızalarda kalacak tarihi yapılardan. Biraz daha içeriye yürümek isterseniz Aslan Anıtı ile ödüllendirilme şansınız olacaktır.

Fondü keyfini bu şehre bıraktıysanız göl kenarındaki sıra sıra restoranlardan birine sorgusuz sualsiz oturabilirsiniz:)





Luzern şehri size sadece burada yaşayabileceğiniz bir deneyimi de sunabilir. Pilatus Dağının zirvesine dünyanın en dik tren yolculuğunu yaparak çıkabilirsiniz. Teleferik ile de ulaşımı sağlayabilir, manzaranın tadını çıkartabilirsiniz.

Akşam yemeği için birkaç hafta önceden yaptığım rezervasyona yetişmek için trene atlayıp Zürih'e dönüşe geçiyorum. Lokal insanların tercih ettiği gibi turistlere de önerilen Zeughauskeller. İsviçre'nin ünlü lezzetlerinden Zürcher Geschnetzeltes, mantarlı kremalı dana etinin yanında rösti ile servis ediliyor. Restoranlarda yerel lezzetler deneyelim derseniz tabakların ortalama fiyatı 40 Frank. Oldukça lezzetli. Yemekten sonra bir şeyler içmek isterseniz de Jules Verne Panaromabar ve Old Crow'u deneyebilirsiniz.

3.GÜN


Havanın sıcak olmasını fırsat bilerek bugüne sakladığım bot turu ve detaylı şehir keşfi için son günüm. 
Son güne müze ve ufak alışverişleri sığdırmak istedim. Kahvaltısını sayfalarca övebileceğim otelimde her türlü değişik peyniri, badem sütü koyarak içtiğim filtre kahve ve reçellerde taçlandırıp otelden ayrılıyorum:) İlk durak, şehri tepeden keşfetmemizi de sağlayacak Lindenhof Tepesi


Şöyle bir Zürih havası alayım, daracık sokaklardan güzel mimarilere açılarak yürüyüş yapayım diyenler için olmazsa olmaz. Manzaranın tadını çıkardıktan sonra dar sokaklardan bot turunu yapmak üzere deniz seviyesine iniyorum. Şehrin dokusuna hayran kaldığım Zürih'i bir de bot turundan izlemeli.

Hiç kilise gezmedin diyenlere, önce havanın keyfini 1 saat geçireceğim bot turunu bekleyin diyeceğim. Oldukça keyifli kartpostal görüntüleri ile dolu  keyifli bir saat.  Farklı duraklarda inerek keşif gücünüzü arttırabilirsiniz, ben bindiğim yerde inmeyi tercih ettim:) 






Şehrin ve doğanın tadını biraz da lokaller gibi çıkarayım dedim. Malum Türkiye'de sahil kültürü dışında bedavaya oturup, manzaranın keyfini çıkartmayı bilmiyoruz. Göl kenarından oturma yerlerinde, güneşi kuğularla paylaşarak, kulağımda sokak şarkıcılarının güzel melodileri tam olarak anda kalmayı başardım. 






Bu kadar hayranlık kuru kuru gitmiyor diye düşünerek Odeon Kafe'de aldım soluğu. Güzel bir aperatif ve öğle şarabı ile kiliseleri gezmek için enerjimi topladım. Zürih'te 3 tane birbirine yakın konumlanmış kilise var.  Grossmünster, Fraumünster ve St Peterskirche. Daha kompak ve sade diye nitelendireceğiniz yapılar bunlar. Şehrin geneli çok yüksek katlardan oluşmadığı için kiliselerin oldukça ince ve sivri olan kuleleri farklı yerlerden görünür vaziyette. Lindenhof Tepesi şehri yukardan resmetmiş için yetmedi derseniz St Peterskirche ve Grossmünster kulelerini de değerlendirebilirsiniz. Opera Binasına doğru yol alırken uzuuun bir kuyruk dikkatimi çekti. Güneşin tepede olduğu zamanlarda "default" olarak akla gelen dondurma sırasıymış. Movenpick'ten alınan dondurma ile ağzımın tadı yerinde, opera binasının görsel şöleni önümüzde şehir turunun sonuna geliyorum. Akşam yemeği için seçtiğim yer, şehrin oldukça ünlü mekanlarında bir vegan restoranı olan Haus Hiltl. En önemli özelliği, açık büfeden seçtiklerinizi tarttırıp ona göre para ödüyorsunuz. Yemeklerden ve ortamdan oldukça memnun kalarak ayrılıyor, vegan olup olmamaktan bağımsız değişik bir konsept olması adına tavsiye ediyorum.


4.GÜN


Klasik 3 gece 4 gün Avrupa gezimizin son günü. Kabaca yarım günümüz, sığdırılması gereken ufak alışverişler, müze ziyareti ve de meşhur tatlısı Vermicelles denemesi kaldı. Bunun ve benzeri tüm patiseri ürünleriniz için tereddütsüz durağınız Confiserie Bachmann. Ortalama tatlılar 5-6 İsviçre Frangı. İsviçre Ulusal Müzesi benim bu şehirde gezdiğim tek müze oldu, açıkçası fazla sayıda kapsamlı olabilecek müze yok diyebiliriz. Zevkinize göre müzelere harcanacak zaman arttırılabilir. Magnet-kupa gibi standard alışverişler için çok fazla dükkan yok. Grossmünster civarında bulduğum 2-3 dükkanı değerlendirmekten başka bir seçenek yok. Çikolata için Migros'ta satılan Frey marka çikolataları gönül rahatlığı ile alabilirsiniz. Özel bir seri isterseniz Springle tavsiye edilir. Güneşin yine tepede olduğu, aydınlık Zürih'i arkamda bırakmak zor gelse de trene binip havalimanına gitme vakti.

Bonus yer önerileri;


Ailecek seyahat yapanlar için Zürih Hayvanat Bahçesi güzel bir seçenek olabilir.

Zürih şehir turunu daha hızlı yaparak, Luzern gibi trenle başkent Bern şehrine günübirlik ziyarette bulunabilirsiniz.

Hoşunuza gider ise biletlerini önden alarak Opera Binasında bir eseri izleyebilirsiniz.

Yeni rotalarda görüşmek üzere.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTALYA Bolonya

İZMİR 2023(Alaçatı-Urla-Sığacık/Seferihisar)