İTALYA Bolonya
KIZIL ŞEHİR BOLONYA
Bir sebepten hafızama kazınmış olan Bolonya İtalya'daki ilk gitmek istediğim yerdi. Neden Roma değil bilmiyorum ama sonunda Bolonya'nın var mıdır bir numarası görmek için bilet almıştım. İyi ki almışım. Floransa'ya olan yakınlığı ile iki yeri birlikte görmeyi sağlayan bu gezimin notlarını bu sefer kısa kısa biraz da konuşur gibi size aktarmak istedim. 2 tam günden az Bolonya'nın kıymeti anlaşılmaz diyor ve İtalya'daki ilk göz ağrımı anlatmaya başlıyorum.
İstanbul'dan kalkan uçağımız ile 2 saat 15 dk sonra Kızıl Şehir Bolonya'dayız. Bolonya İtalya'nın Emilia-Romagna gölgesinde yer alan 400 bin nüfuslu bir şehirdir. Avrupa'nın en eski üniversitesi olarak bilinen Bolonya Üniversitesi sayesinde de nüfus bir o kadar genç ve dinamiktir.
İtalya deyince akla gelen pizza ve makarna konusunu araştırınca ve gezince kafanızda daha farklı konumluyorsunuz. Bolonya, Floransa, Toscana bölgelerini kapsayan Orta İtalya denebilecek kısım tam bir makarnacı. Pizza diye bağıran yerlerin sayısı bir hayli az. Özellike Bolonez sosunun ana vatanı olan Bolonya lezzetli ve çeşitli makarnalar konusunda sizleri asla hayal kırıklığına uğratmayacak. Masaya gelip bırakılan parmesan peynirinden de bol bol ekleyebilirsiniz. Trattario La Montanara benim bolonez soslu makarnayı bol parmesan ve ev şarabı ile deneyimlediğim yer oldu. Tavsiye ederim. Her blogta göreceğiniz ve nedense bana fazla overrated gelen Osteria dell'orsa restoran da listenizde olsun. Turistlerin de en çok tercih ettiği yerlerden.
Sfoglia Rina söylenmeden geçilemeyecek kadar sevdiğim bir yer. Öğlen yemeği için de olsa biraz sıra beklemeniz gereken oldukça popüler bir yer. Tortelloni, Tortellini ve Lazanya severler için bir cennet. Siparişinizi kağıda yazıp veriyorsunuz. Okul kantinlerini de andıran büyük masalarda yan yana yemek yeniliyor. İsterseniz taze makarnalardan da eve götürebilirsiniz.
Yaz aylarında kültür turu yapmak zordur, daha çok sokaklarda olmak isteyeceğiniz için havanın dengesi önemli. Yağmur da yağmasın, elimde ceket de kalmasın, çok sıcak da olmasın gibi gibi.
Haziran başında Bolonya'da bulunduğum sürede sıcaklıklar mevsim normallerinin üstü 32+ düzeyindeydi. Başka bir şehirde bu sıcaklık işleri daha zor hale getirebilirdi ancak şehri verakların altında gezme imkanı veren Bolonya buna da çözüm bulmuş. Kilometrelerce yürüme yolu üzerinizde sizleri güneşten koruyan veraklar sayesinde oldukça konforlu.
Pizza, makarna gibi bilinen İtalyan lezzetlerinin yanında espresso alışkanlığı da bir o kadar yaygın, bir farkla. İtalyanlar özellikle espressoyu kafelerin bistro kısımlarında 1 dakika içinde içip yollarına devam ediyorlar. Yanına tatlı alayım, sohbete eşlik etsin 1 saat oturayım biraz daha turistik bir hareket. Ayakta içilen kahve ile masaya servis yaklaşık 10% fiyat anlamında da fark ediyor. Caffe Terzi uğranması gereken yerlerinden. Çikolata parçalı cappuccinosu da spesyellerinden.
Tatlı faslına geçecek olursak bence en çok tüketilen dondurma. Porsiyonlar çok büyük, çeşit sayısı fazla ve oldukça uygun fiyatlara. 3 Euro vererek oldukça doyurucu dondurma yeme şansına sahipsiniz. Gitmeden önce bilmezdim ama burada fıstık çok meşhur. Mutlaka dondurma seçimlerinize fıstıklı alternatifleri ekleyin.
Tiramüsu illa ki denenebilir, ancak favorim değil. Ben cannoliyi yerinde yiyeyim istedim. Gamberini'de espresso ile birlikte harika bir menü çıkardım.
İtalya'nın olayı Aperetivo. Akşam yemeklerinden önce 5-7 saatleri arasında Aperol eşliğinde yenen peynir ve şarküteri ürünleri olmazsa olmazı. Kendinizin seçeceği tabaklar ile Bolonya'nın kızıl dar sokaklarından çok keyifli mönüler oluşturabilirsiniz. Salumeria Simoni ve Tamburini listenin başını çekiyor.
İtalya deyince mutfağından girmeden olmazdı. Neyse ki Bolonya sadece yemeklerden fazlası. Gezip görülecek yerlerin, günü güzel değerlendirmenize yardımcı turistik noktaların da sayısı fazla.
Maggiore Meydanı(Piazza Maggiore) şehrin kalbinin attığı bir yer. Bu meydanı ziyaret ettiğinizde, görülmesi gereken Neptün Çeşmesi, Santo Stefano Bazilikası ve Ulusal Müzeyi de gezmek için fırsat yaratıyorsunuz. Havalar sıcak olduğu için kıyafetler bazilikaya giymek için uygun olmayabiliyor, ona göre hazırlıklı gelmenizi tavsiye ederim.
Üniversite şehri demişken, uğramanızı tavsiye edeceğim Salaborsa Kütüphanesi de burada.
Bu meydanın arka ve yan sokakları özellikle akşam saatlerinde leziz yemekler için çok güzel duraklar mevcut.
Küçük Venedik diye bilinen La Piccola Venezia, bir sokak arasında ufacık bir pencereyi açmanızla beliriyor. Özellikle kanalda su varsa fotoğraflar için güzel bir görsel sunuyor.
Bir başka buluşma noktası ve etrafı ile turistlerin ilgisini çekebilecek yer Piazza Santo Stefano. Kızıl binaların çevrelediği, verakların altındaki kafeleriyle oldukça güzel bir meydan burası. San Domenico Bazilikası da bonusu.
Pisa kulesinden alışık olduğumuz İtalya'nın eğik kulelerinden bir tanesi de Bolonya'da. İkiz Kuleler kızıl şehre çok yakışan simge yapılardan. Biri uzun, diğeri görece kısa ve eğik olan bu kuleler dönemin soylu kişileri tarafından güç gösterisi amaçlı yaptırılmış.
Bolonya'dan ayrılıp Floransa'ya geçiyorum. Görüşmek üzere:)
Yorumlar
Yorum Gönder