AVUSTURYA-VİYANA

VİYANA

Hepimiz biliriz Budapeşte, Prag ve Viyana turlarını. Hepsine gitmiş biri olarak şu an konumuz olmasa da diğer iki şehre de ufak atıflarda bulunarak başlamak isterim. Prag, keyifli vakit geçirdiğim, güzel gezdiğim ve tatilin kötüsü olmaz diyerek döndüğüm bir şehir. Bana göre anlatıldığı kadar büyüleyici değil. Beklenti mi çok yükseltildi yoksa bu şehirde zevklerin tartışmasızlığı daha mı öne çıktı bilmiyorum. Bunun için herhalde özel bir şey çıkmadığı sürece buraya bir daha gitmem diyerek geçiyorum. Budapeşte ise genel görüşe bakacak olursam bence Prag gölgesinde kalmış bir yer. Neyse ki onu kendimde aklama şansı buldum. Mutlaka gidin diyorum ve bunu da geçiyorum.

Geldik üçlemenin son yerine. Her şey Pegasus’un doğum günümde yüzde 20 indirim ile bilet alma hakkın var demesi ile başladı. Beni tanıyanlar bilir plan yapmaya bayılırım. Genelde de hemen aksiyona geçerim. Yine öyle bir ruh hali ile kendimi sabah servisle giderken hafta sonu için Viyana bileti alırken buldum. Ekim ortasında yağmursuz kuru ve güzel bir havada gittim. Pazar günü aniden çıkan güneş günümü daha da güzelleştirdi. Yeterli oldu mu diye soracaksınız. Aslında ilk döndüğümde evet diyordum planımda olan çoğu yere gitmiştim. Ama şöyle bir şey de var. Belki size de oluyordur. Turistik gezilerde neler varmış diye araştırıyoruz; içlerinde zevkimize hitap eden müzeleri, sarayları ya da damak tadı olarak bize yakın yerleri ayırıp ilk oralara gidiyoruz. Ama bir de gezerken sevmek ve tahmin ettiğinden daha fazla keyif alacağına inandığın yerleri de listeye ekleme hevesi geliyor. Viyana’da bana öyle oldu. Kesinlikle bir hafta sonu aynı şekilde gideceğim ve bu sefer daha bilinçli ve yarı spontane gezeceğim. Hatta gelmişken günübirlik Brastislava'ya da uğramak istiyorum. Uçak biletlerini takip edenler için Viyana bileti tabi bu dediğim 2019 Ekim, ortalamanın üzerinde değildi. Ortalama 2 saatlik sıkmayan bir yolculuktan sonra varmıştım. Otele nasıl gittim hangi otobüs, metro durağı vs aklımda yok. Bloglardan baktım zorlanmadan da vardım. İstanbul’da yaşayan insanlar olarak belki New York bizi zorlar:) Toplu taşıma kullanacaksanız kaçak olmak biraz risk, arada yapılan bilet kontrollerinde yakalanırsanız cezası sanıyorum 100 Euro idi. Havalimanı transferi harici toplu taşımayı çok kullanmayacaksınız zaten. Bisiklet ya da bizim martılar da işinizi görebilir.

Kaldığım otel ve etrafındaki 1 km'lik yer genel anlamda merkez kabul edilebilir. Otelimin Adı: Hotel Zur Wien Statosper. Bölge Innere Stadt olarak belirtilmiş. Viyana Opera Binası'na çok yakın. Zaten İstiklal'e benzeyen Graben caddenin kabaca başı Opera Binası ise sonu da Hofburg Sarayı. Odam tek kişilik küçük ama  konforluydu;  kahvaltı şahaneydi. Aşağıda fotoğrafları da ileteceğim. Lokasyonu belirlerken fiyat gibi bir etken de devreye giriyor ama ben Graben caddesine ya da Kohlmarkt'a yakın yerleri tavsiye ederim. Özellikle geç saatlerde çok fazla toplu taşıma kullanmadan hareketli yerlerden yürüyerek otele ulaşmanız mümkün. Fiyatlarına gelecek olursak çok ucuz değil oteller; bunu da diğer Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda anlıyoruz. Buradan da genel olarak Viyana pahalı mı sorularına evet diyebilirim. Almanya'nın birçok şehrine, sterlini düşünmez isek Londra'ya, ya da Barselona’ya nazaran daha fazla bütçe ayırmayı istiyor. Bunu magnet, kupa gibi hediyelik eşya fiyatlarından ve kahve ücretinden de anlayabiliyoruz. Her keseye göre Avrupa’da yemek yeri bulurken burada taban biraz daha yüksek.

Hofburg Sarayı

                                                              

Hep okuduğum gezi yazıları buraya şu kadar gün ayırmak lazım sözleriyle başlar. Bence eğer ki benim gibi bana genel kültür katacak sarayın ve müzenin içini gezerim diğerlerini turlar geçerim derseniz Viyana için 3 gün yeterli derim. Ama ben sanatı severim, o dünyaya girmek hoşuma gider derseniz hem tam yerindesiniz derim hem de geziye 1 tam gün eklemeniz gerektiğini belirtirim. Gezilecek yerler zaten internetten zevke göre ayarlanabileceği için çok detaya girmeyeceğim. Planı siz oluşturursunuz. Ben biraz genel havasından bahsedip kendi yaptıklarıma bağlayacağım. Viyana gezdiğim şehirler arasında sanıyorum Cenevre’den sonra en şık insanların olduğu ve genel anlamda nereye giderseniz gidin İstanbul’un kalburüstü semtlerinde geziyor hissi veren bir yerdi.  Budapeşte gibi binalarına hayran bırakan ama asla eski hissettirmeyen, kalabalığı dozunda kısmen hareketli bir şehir. Kısmen dememin sebebi, çoğu Avrupa ülkesinde gördüğümüz yerli halkın akşam çok dışarı çıkmaması ve Pazar gününü daha ziyade evde geçirmesi sebepli. Zaten birçok yer burada da kapalı. Viyana’dan bağımsız olarak bir şehir benim için daha güzel yapan sanırım İstanbul’da şikayet ettiğim şeylerin tersi bir şekilde karşıma gelmesi. Viyana özelinde zaten modern, temiz ve güvenli kabul edilen bir yerde; İstanbul’un kalabalığının yarattığı kaosu görmemek ve daha fazla yeşil alan ile özellikle şehre üstten baktığında dinginleştiren atmosferini görmek benim için önemliydi. Bir de benim gibi boğazına değil de daha çok damak zevkine düşkün biri için de keyifli bir yerdi. Türkler için bence gidilen çoğu yer sürpriz ve abartılı değil. Zaten mükemmel bir mutfağa sahibiz bir de büyük şehirlerde gerçekten dünyaca ünlü yemekleri ortalamanın üzeri yiyeceğimiz çok yer var. Viyana da diğer Orta Avrupa ülkeleri gibi tatlı ile arası çok iyi olanlardan. Gerçekten bizim bildiğimiz yaş pastalar var. Öyle hamurun ya da kekin ortasına krema sıkıp bizim spesyelimiz dememişler. Konusu gelmişken özellikle iki tane tatlısını hep duyardık. Apfelstrudel ve Sacher Torte. Bir de tabi meşhur Schnitzel. Apfelstrudel nerede yedin derseniz Demel diyeceğim. Viyana’ya gidenler ya da bloglarda gezinenler bu ismi duyduğuna muhtemelen şaşırmadı. Yine vitrinden koyacağım fotoğrafla gerçekten Viyana’da buna benzer görkemli bizim aradığımız ve bildiğimiz patiseri ürünlerini göreceksiniz. Hofburg Sarayına çok yakın, zaten ana alışveriş caddesinde. Tabii ki oturmak isterseniz uzun bir kuyruk. Ben ne yaptım elbette ki beklemedim take away aldım. İçerisini de yeterince gözlemleyip, 15 dakika oturacağım yer için 45 dakika beklemedim. Hofburg manzaralı banklarda Asyalı bir ressam amca ile oturdum etrafı keyifle izleyerek 5 dakikada mideye indirdim. Başka yerlerde daha mı iyi daha mı kötü bilemem ama çok lezzetliydi. Bir daha gidersem başka yerden de alıp gerçekten farkı var mı bakmak isterim:) Pasta fiyatları ortalama 5-7 Euro arasında.

Demel Kafe

                                                               

Günün devamında herkes gibi ben de Graben caddesinin tadını çıkardım. Bir sürü mağazası, güzel binaları ve yemek yerleri olan araç trafiğine kapalı bir cadde. Zaten sonu Hofburga çıkıyor. Bence Viyana’nın en güzel özelliği her yapı birbirine açılıyor. Hofburg'un önünde fotoğraf çektirdikten sonra yolunuza Müzeler Bölgesi( Museum Quartier) ile devam edebilirsiniz. Yakınında bulunan Albertina Müzesi ziyaretiniz öncesi soluklanmak isterseniz Burggarten parkı çok güzel bir seçenek olacaktır.  Sonrasında bu bölgenin daha kuzeyinde yer alan Viyana Tiyatro Binası ve Belediye binasının büyüsüne kapılmak üzere yürüyebilirsiniz. Tavsiyem mutlaka Volksgarten Parkının içinden geçerek ilerleyin. Bahsettiğim bu iki bina da  önünden boyun ağrıtarak geçilecek cinsten. Sanıyorum Schönbrunn - ki şehrin biraz dışında kalıyor - yaya olarak zorlanacağınız bir yer. Onun dışında çoğu yer birbirine açılan gizli bir dünya gibi. Yol sizi götürüyor adeta. Benim daha önce İnstagram'da çok gördüğüm ve mutlaka uğramak istediğim buraların baya ters istikametindeki "Hundertwasser House" çok hoştu. 3- 4 durak gidecek şekilde tramvaya bindim biraz da yürüdüm. Oradan dönerken yorulmuştum köşede büyük sayılacak bir kafe gözüme çarptı ve oturdum. Mentaydı adı belki önünden geçersiniz. Burada komik bir aydınlanma yaşadım onu paylaşmak istiyorum. Aslında aç değildim kahve alacaktım. Ama nedense Türk kültüründen gelen bir şey mi bilmiyorum ama kuru kuru bir kahve ile oturulmaz diyerek tok olmama rağmen kek istedim. Sonra etrafa alıcı gözle baktım. Herkes bir kahve ya da çay ile utanmadan oturuyor. Euro bir bana ucuz herhalde dedim:) Dinlendikten sonra yürüyüş yolunuzu benim yaptığım gibi Stadtpark üzerinden olacak şekilde düzenleyebilir; burayı görmüş olmanın keyfini çıkartabilirsiniz. Yavaş yavaş hava kararmaya başlıyor ve akşam yemeği saati geliyordu. Schnitzel yemedin mi daha diyenler için şimdi oraya geliyorum. Az günüm olduğu için hem de daha önce giden birinden aldığım tavsiye üzerine Figlmüller'e gittim. Tam 2 ay önceden online rezervasyon yaptırdım. Şaka değil 2 ay! Sistem açıldığında hemencecik kaptım. 2- 3 gün sonra girdiğimde abuk subuk saatlerde şansımı deneyebiliyordum. Bu arada birbirine yakın 2 şubesi var. Özellikle tavuk yemek isterseniz Wollzeile şubesini öneriyorum. Backerstrasse'de domuz ve sığır etinden Schnitzel servis ediliyor. Öncesinde, bana çoğu düşünülenin aksine oraya patates salatası için gidilir dendi. Tabii ki  güzel schnitzel yedim. Türkiye'de hiç restoranlarda aklıma gelen bir yemek değildir. Bir de Düsseldorf gezimde yemiştim. Onu da hep çok leziz ve büyük olarak hatırlarım. Ama o salata! Bilmiyorum Viyana’da her tavuğun yanına verilen bu kadar lezzetli mi ama burası şahaneydi. Salatası güzel başka yer tavsiye edilmezse sırf bu patates için yine buraya giderim. Bir bira ile birlikte sanıyorum verdiğim tutar bahşiş ile 25 Euro idi. Yüzde 10-15 bahşiş için yeterli ve de beklenen bir şey. Bir başka denenebilecek popüler yerlerden biri de Lugeck. Yürürken de gördüm sanıyorum sahipleri de aynı ama burası bir tık pahalı olanı. Yemekten konuyu açmışken gündüz gittiğim cadde üzerindeki yerden bahsetmeyi atladım. Eminim gözünüze çarpan ya da öneri üzerine gidecekleriniz de olacaktır. Benimkiler de aklınızda bulunsun. Bunlardan bir tanesi Cafe d’Europe. Yemekleri de lezzetli duruyordu ama ben meşhur Viyana kahvesi(Melange) ve Sacher Torte yedim. Tatlıyı sadece meraktan yedim çünkü çikolatanın kayısı marmeladı ile birleşimi çok da merak ettiğim bir şey değildi. Kahvesi benim damak zevkime uygun. Sütlü filtre kahve ya da Cortado sevenlerin çok yadırgamayacağı hafif içimli bir kahve. Aslen espresso ve süt köpüğünden oluşuyor. Her ne kadar İstanbul’da da bu kahvecinin adını duymuşsanız da Julius Meinl de yine sizi Viyana’nın en işlek yerinde ağırlamaya hazır. Yerinde içelim diyebilirsiniz.

St Stephan Kilisesi

Yazının başında müzeleri, sarayları gezerim derseniz direkt tam 1 gün ekleyin demiştim. Sözümün arkasındayım. Ben Schönnbrunn Sarayına gidemedim. Ama Belvedere ve Hofburg çok keyifliydi. Hofburg zaten şehrin göbeğinde yoldan geçerken bir anda saray çıkıyor karşınıza. Önünde bizim adalarda gördüğümüzden daha iyi bakılmış atlar ve daha konforlu faytonlar bekliyor. Tura çıkmak isteyebilirsiniz.  Zevkinize göre Viyana Ulusal Tarih ve  Sanat Müzelerine öncelik verebilirsiniz. Bu kadar görkemli yapıları müze olarak kullanıyorlar mı demeyin. Viyana'da bunun gibi bir çoğu var. Buralardan çok uzaklaşmadan önce lokal insanların da alışveriş ya da buluşma için tercih ettiği Stephansplatz meydanına uğrayın. Burada sizi şehrin en büyük ve ilgi  çekici yapılarından Aziz Stephan Kilisesi karşılayacaktır. 1147 yılında yapımına başlanan ve Avrupa'nın enleri listesine girecek kadar ihtişamlı bir yapı. Mutlaka hem içeriden hem de dışarıdan fotoğraflayın. Buralarda gezerken etrafta çokça göreceğiniz hediyelik eşya dükkanlarından hatıra için magnet, kupa ya da anahtarlık alabilirsiniz. Bir de badem ezmeli Mozart çikolatalarından edinin derim.  Benim gibi sadece Mozart'ın çikolatasının meraklısı değilseniz ücretsiz olarak Mozart Evi'ni de gezebilirsiniz. Gelelim Belvedere Sarayına. Bahçesini gezmek bile vakit aldı, müze kısmını da gezeceğim derseniz tahminim yarım günü gözden çıkartmalısınız. Gördüğüm her yerde olduğu gibi uzun bilet kuyrukları vardı. Online bilet zaman kazanmanızı sağlayabilir. Bahçesi kocaman, çok güzel ağaçlandırılmış ve heykeller ile süslenmiş. Fotoğraf çektirmeye gelen gelinler, damatlar, koşmaya gelen yerel halk ve turistlerin ortak noktası bir mekan. Gerçekten etkilendiğime ikna olarak bir diğer durağa doğru yola çıkıyorum. Yakınlarda 2 güzel yapı var. Bir tanesi Karl Kilisesi.

Karl Kilisesi

Buranın bir diğer artısı da içerisinde konserler düzenlenmesi.  St Stephan Kilisesinden farklı bir mimariye ve havaya sahip ama benim geziden aklımda kalan yapılardan oldu. Konser demişken bir çok insan için şehrin simge yapılarından biri olan Viyana Opera Binasına değinmeyi atladım. Dışarıdan görüntüsü ile saray bu dedirtecek kadar mükemmel bir mimariye sahip Opera Binasında konsere gitmek isterseniz mutlaka önden yerinizi ayırtın. Bir diğeri ise Hochstrahlbrunnen Çeşmesi. Alplerden Viyana'ya ilk su boru hattının yapımını kutlamak için inşa edilmiş. Etrafındaki anıt ve surlu yapıları ile yakınına gidip fotoğraf çekmeden geçemeyeceğiniz bir yer. Görmeye aşina olacağınız yapılardan biri de Graben’de karşınıza çıkacak Veba Anıtı. Hayli görkemli, ve ustalıkla işlenmiş. Bir ara hangi ara sokaktan çıksam onu görüyordum:) Fotoğrafını da aşağıdaki albüme eklemek istedim. 14.yy'da vebadan ölenlerin anısına yapılmış.

Bunun dışında gittiğim şehirlerde asla es geçmediğim atmosferini çok sevdiğim Hard Rock Cafe’ye uğradım. Hatta konumu gereği oraya uğradıktan sonra Hundertwasser’e gitmek istedim ve bana Tuna’nın kollarından birinin paralelinde güzel bir manzara da eşlik etti. Bu sırada fazla sayıda restoran ve kafe de var. Hoşunuza giden birinde soluklanabilirsiniz. Özellikle bahsetmedim ama çoğu menüde özellikle Orta Avrupa’nın  meşhur yemeği Gulaş'ı da göreceksiniz. Hem Prag'da hem Budapeşte'de yemiştim. Bence özellikle öğlen için havanın soğuk olduğu zamanlarda güzel bir alternatif. Oldukça doyurucu, besleyici ve lezzetli.

Hundertwasser Evi


Viyana’nın kendi yüz  ölçümüne göre çok farklı zevklere sahip kişilerin bir arada gezmesini kolaylaştıracak bir yapısı var. Keyifli bir sabah kahvaltısından sonra, isteyen müzelerde ya da saraylarda vakit geçirebilir ya da alışverişin derinliklerinde kaybolabilir ya da Prater’de(büyük bir lunapark) stres atıp çocuk olabilir. Sonrasında kahve için buluşup gezdiğiniz yerleri anlatabilirsiniz.

Gelelim içimde kalanlara.. Bir daha gidecek olursam mutlaka Riding School’a gitmek istiyorum. Ben oradayken onların programı ile denk gelemedik. Maalesef gün sayım daha doğrusu öğün sayım yetmediğinden Burggarten’deki Palmenhaus restoranına gidemedim. Özellikle brunch konusunda da iddialı olduğu söyleniyor. Tatlı olarak listeme attığım diğer yerim ise Landtmann. Kestaneli Mont Blanc pastası bir hayli meşhur, kestane de seven biri olarak ziyaret etmek isteyeceğim bir yer. Burası da Viyana Belediye binasına çok yakın. Mola için güzel bir öneri olabilir. Bir dahaki sefere demek zorunda kaldıklarım yerlerden.  Bunun haricinde size önerim, cumartesi Schönburnn Sarayını ziyaretinizi Naschmarkt açık pazarını da katarak tamamlamanız. Şehrin o tarafında  diğer yerlere oranla turistik yerler daha az. Ayrı ayrı gitmek yerine zamandan kazanabilirsiniz. Zaten müzelerin içi gezilmez ise kahvaltı sonrası yola çıkarak çoğu alanı gezebiliyorsunuz. Bir de diğer tarafta kalan Hundertwasser var. Olabildiğince yakın yerleri bir araya getirip yol üstü dinlenme rotaları oluşturun derim. Bu şehir de güzel planlama yapmaya çok müsait. Sizi üzmeyecektir. Sizi bilmiyorum ama ben tıka basa doymak yerine oturduğum yerlerden ya da elde yenecek şeylerde tam doymamayı tercih ediyorum tatillerimde. Böylece daha çok yerde bir şeyler deneme fırsatım oluyor. Keyifli bir mutfağa sahip olan Viyana'da bunu size de tavsiye ederim.

Şimdi aşağıda kendime hatıra diye çektiğim bazı fotoğrafları paylaşıyorum. Yazdıklarımdan aslında bu işe biraz da kendim için giriştiğimi anlamışsınızdır. Aslında tek amacım unutmamak sanırım. Yazarken bir daha yaşamak. Bir de fikrime önem veren dostlarımı çok sıkmadan gezi öncesi fikir sahibi yapmak. Bundan sonraki gezilerimde fotoğraf konusuna biraz daha eğilebilirim; bu biraz aceleye geldi:)

*** Pratik Bilgiler

  • Viyana Avusturya'nın başkenti olup en kalabalık şehridir.
  • En son bilgilere göre nüfusu: 1.9 Milyon civarıdır.
  • Para birimi Euro'dur.
  • Schengen Vizesi ile giriş yapılabilmektedir.
  • Viyana Uluslararası Havalimanı şehrin tek havalimanı olup merkeze 18 km civarı bir uzaklıktadır.
Vizeniz var, Almancaya da hazır aşinayken tercih etmek isteyebileceğiniz Düsseldorf rotamıza da aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://bit.ly/3mW8asB

İnstagram Adresim: lesmemoires8


GALERİ

St Stephan Kilisesi



Karl Kilisesi



Belvedere Sarayının Bahçesi

Veba Anıtı


Viyana Ulusal Tiyatro Binası




Viyana Belediye Sarayı


Müzeler Bölgesi



Viyana Opera Binası


Hundertwasser Evi


Hochstrahlbrunnen Çeşmesi


Hofburg Sarayı



Belvedere Sarayı


Figlmüller





Yorumlar

Merve dedi ki…
Tektar Viyana yollarına düşesim geldi, emeğine sağlık şahane bir gezi yazısı olmuş.

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSVİÇRE-ZÜRİH & LUZERN

İTALYA Bolonya

İZMİR 2023(Alaçatı-Urla-Sığacık/Seferihisar)